Yemek Seçen ve İştahsız Çocuklar İçin Taktikler
Bir-üç yaş bebekleri için genel kural, ne yiyeceğine sizin, ne kadar yiyeceklerine ise onların karar vermesidir. Ne zaman yiyeceğine ise birlikte karar verebilirsiniz. Bebeğiniz için sağlıklı yiyecekler satın alın, yiyecekleri sağlıklı bir şekilde pişirin ve yaratıcı bir şekilde onlara
sunun. Ondan sonrasını çocuğunuza bırakın.
Yemek seçen, zor yiyen çocuklara uygun taktiklere bir göz atalım
1) İlk kural abur cubur türü gıdalardan uzak durun, eve sokmayın, görmesini ve ulaşmasını engelleyin. Besleyici olmayan ama kalorisi yüksek olan abur cuburlar; çocuğun zaten az olan iştahını iyice kapatıp yemeklere olan ilgisini azaltacaktır.
2) Seçenek sunun. Bu yaştaki bebekler değişik yemeklerden küçük ısırıklar alarak, denemeler yapmaktan hoşlanırlar. Bu nedenle bölmeleri olan bir tabağa yatırım yapmak iyi bir fikir olabilir. Bölmelere konulabilecek yiyecek önerileri: Elma, muz, brokoli, havuç, peynir, haşlanmış yumurta, domates, salatalık vb.
3) Sos ekleyin ve süsleyin. Bebekler yiyeceklerini bir şeye batırarak kendi elleriyle yeme fikrini sever. Yiyeceğin yanında ufak bir tabakla sağlıklı soslar da servis edin. Örnek: Meyve püresi, sebze püresi ve yoğurt sos olarak kullanılabilir. Ketçap, mayonez gibi katkılı soslardan uzak durun.
Sıkıcı yemeklerin üzerini, bebeğinizin hoşuna gidecek tatlarla süsleyin. Yoğurt, peynir, domates sosu, elma püresi, armut püresi gibi seçenekler bebeklerin hoşuna gider. Hele bir de gülen surat, araba vs şekiller yapabilirseniz tadından yenmez 🙂
4) Ekmeğe sürün. Bebeğe plastik bir bıçak verip, sizin gözetiminiz altındayken tam tahıllı ekmeğin üzerine yumuşak peynir, reçel, tahin/pekmez gibi şeyleri sürmeyi öğretin.
5) Sıvı halde sunun. Eğer bebeğiniz yemek yerine içmekten hoşlanıyorsa, meyve, süt, yoğurt, bal, fıstık ezmesi gibi şeyleri mutfak robotundan geçirerek ona sağlıklı bir ara öğün sunabilirsiniz. Burada ayarı kaçırmamak önemli. Her zaman sıvı gıda olmamalı. Blender kullanımı kabızlık açısından sorun yaratabilir.
6) Sebzeleri sevimlileştirin. Bu yaştaki çocuklar sebzeleri genellikle sevmez. Sebzeleri sevimli bir halde sunmak için ayrı bir gayret göstermek gerekir. 5 yaşın altındaki çocukların günde 3-5 porsiyon sebze yemeleri gerekir. Ancak porsiyonun büyüklüğü, yaşıyla aynı sayıdaki yemek kaşığı kadardır. Mesela 2 yaşındaki bir çocuk, günde 3-5 defa 2 yemek kaşığı sebze yemelidir. Sebzeleri yedirmek için bazı öneriler: sevdiği yemeklerin üzerine rendelenmiş ya da küp küp
doğranmış olarak ekleyin, sevdiği bir sosun içine gizleyin, sebzeleri atıştırma tabağının içinde sunun, buharda pişirerek vermeyi deneyin, sebzelerden komik ve yaratıcı tabaklar hazırlayın.
7) Özendirin. Tanıdıklarınız arasında sizinkinin yaşından biraz büyük ve yemek yemeyi seven bir bebek varsa, annesiyle beraber bir öğle yemeğine davet edin. Kimi zaman bebekler, diğer çocuklara özenerek de yer. Ayrıca, yemesini istediğiniz yiyecekleri siz de yiyerek ona örnek olun.
8) Orijinal bir şekilde sunun. Erkeğin kalbine giden yol midesinden; çocukların midesine giden yol kalbinden geçer! 🙂 Garip, ama, gerçek. Çocukların ne kadar yedikleri, sizin yiyecekleri nasıl sunduğunuzla ilgili olabilir. Verdiğiniz yiyecekleri farklı şekillerde kesmeye ve tabağa ilginç bir şekilde dizmeye çalışın.
9) Küçük mideye saygı gösterin. Küçük çocukların mideleri ortalama olarak kendi yumruklarının büyüklüğü kadardır. Dolayısıyla önüne onun yumruğu büyüklüğünde yemek verip, onu bitirdikten sonra daha isterse ilave edin. Yemeği azar azar vermek aynı zamandan kan şekerlerini de dengelemek açısından iyidir.
10) Yemeği erişilebilir hale getirin. Buzdolabında ya da kiler dolabında bebeğinizin ulaşabileceği yükseklikte bir rafı ona uygun yiyecek ve içeceklerle doldurun. Ne zaman yemek isterse dolabı onun için açın ve kendisinin dilediği yiyeceği almasına izin verin. Bu uygulama aynı zamanda “aç olduğu zaman yemek yeme alışkanlığı” kazanmasına yardımcı olur.
11) Bebek masası ve sandalyesi edinin. Bebekler büyükler için yapılmış masalarda ve mama sandalyelerinde yerken genellikle rahat oturmazlar. Bunun nedenlerinden biri de ayaklarının havada sallanmasıdır. Bu onları rahatsız ettiği için ayağa kalkıp, dolaşmak isterler. Ayakları yere değerek oturabileceği bir bebek masası ve sandalyesi satın almak onun daha uzun süre oturmasına ve yemesine yardımcı olabilir.
12) Kendine özel tabağı, kaşığı olsun; çocuklar duygusal varlıklardır. Sevdiği bir çizgi karakter, hayvan deseni olan veya sevdiği renge sahip; kendi seçtiği bir tabağı, çatalı, kaşığı olsun. Bu sayede duygusal bağ kurup sahiplenecek ve yemeye daha istekli olacaktır.
13) İstediği kadar yesin; Tabağına hangi yemekten ne kadar konulacağına kendisi karar versin. Hatta tencereden yemeği kendisi koysun. Az bile olsa tabağına koyduğu yemeği bitirsin. Tabağını bitirdiğinde bunun ne kadar güzel bir şey olduğunu ona hissettirin. Bunun keyfini, gururunu ona yaşatın. Kızmadan azarlamadan olumlu bir şekilde motivasyon sağlayın.
14) Öğünlerde yenilenlerde esnek olun. Biz yetişkinler yemeklerimizi belli sıralarda yeriz. Örneğin sabahları kahvaltılık, öğlen ve akşam ana yemekler gibi. Eğer bebeğiniz sabah makarna, akşam peynir ile zeytin yemek istiyorsa, bırakın öyle yesin. Hiçbir şey yememesinden daha iyidir.
15) Size yardım etmesine izin verin. Bebekler kendi hazırladıkları yiyecekleri yemeye daha heveslidir. Yemek hazırlanırken size yardımcı olacağı fırsatlar yaratın. Mesela bebekler salatanın yapraklarını koparabilir, patatesleri yıkayabilirler. Yaşına uygun sorumluluk verin.
16) Süper besleyici gıdalar sunun. Bu yaştaki bebekler az yedikleri için, en azından yedikleri yiyeceklerin küçük boyutta ancak besleyici türden olmasına çalışın. Bu tarz yiyeceklere güzel örnekler: Avokado, erişte (kıymalı-sebzeli-yumurtalı vs), yumurta, kuru yemişler, brokoli, fıstık ezmesi, kahverengi pirinç, patates, peynir, tavuk, kabak, balık, tatlı patates, barbunya fasulyesi, yoğurt.
17) Deneme yapın. Yeni bir yemek tatmasını istiyorsanız, yemek vaktinden önceki bir zamanda, bebek enerjik ve neşesi yerindeyken, tadına bakmasını istediğiniz yemekten bir kaşık verin ve tepkisini ölçün.
18) Oyunlaştırın. Gözler kapalı şekilde değişik meyve, sebze ve yemekleri tattırın, koklasın, dokunsun; ne olduğunu bilmeye çalışsın. Yeni bir gıdadan bir kaşık dahi alsa tadını almış olur. Ön yargılarını kırmayı başarabilirsiniz.
19) Her zaman suyuna gitmeyin. Sürekli sevdiği yiyecekleri yapmaktan vazgeçin. Bu şekilde davranırsanız büyüdüğünde de sadece o yiyecekleri yemek isteyecektir. Bunun yerine vermek istediğiniz yiyecekleri yaratıcı bir şekilde sunma yolunu seçin. Duygularına hitap etmeyi başarırsanız, yemek konusunda istekli olacaktır.
20) Denemekten vazgeçmeyin. Araştırmalara göre bebeklerin yeni bir yiyeceği kabul etmeleri için, o yiyeceğin en az 10 kere sunulmuş (ve reddedilmiş) olması gerekir. Yeni yiyecekleri tekrar tekrar sunmaktan vazgeçmeyin.
21) Baskı yapmayın. Yemeği verdikten sonra yemesi için baskı yapmayın. “Az yedi, hiç yemiyor” diye kendinizi paralamayın. Bebekle sinir harbine girmeyin. Yemesi için onu kaldırmayın. Ona yalvarmayın. Yemeği reddetse bile kendi haline bırakınca 5 dakika sonra yemeye başlayabilir.
22) Yeni yiyeceği uygun anda verin. Yeni yiyecekleri bebek aç ve yemeğe istekliyken vermeye çalışın.
23) Rahatlayın. 2-3 yaş aralığında çocukların kişilikleri gelişmeye başlar. Hırçın, bencil ve inatçı olurlar. Bu dönemde yemek dahil hemen her konu hakkında belli bir fikir sahibi olmaya başlarlar. Hayır demeye meyillidirler. Bu fikirleri kişisel olarak algılayıp, onlarla mücadele etmek yerine, rahatlayın ve kendinizi hayatın akışına bırakın. Israrcı olmayın. Sizin sunduğunuz seçenekler arasından olduğu sürece, bırakın yemeğini ne şekilde yemek istiyorsa
öyle yesin. Çatışmalardan kaçınmak daha faydalı olacaktır. Yemek saatleri huzurlu, keyifli, eğlenceli zamanlar olsun.
Son olarak; Acele etmeyin. Yeme yedirme davranışının gelişmesi, alışkanlık haline gelmesi zaman alır. Hele de olumsuz tutumları doğru olanlarla yer değiştirmek istiyorsanız aceleci olmayın. Önce yanlışları düzeltin, sonra zaman içinde olumlu olanları tek tek yerleştirmeye çalışın.
İyi bir anne olmanın tek yolu çocuğunuza yemek yedirmek değildir. Onu sevin, oynayın, yol gösterin, birlikte vakit geçirin; kısacası mutlu olun yeter. Gerisi otomatikman gelecektir.
Hoşçakalın.